yazılarını takip
ettiğim tek köşe yazarıdır özdil…bilmediğim bir şeyleri yazdığı,
görmediğim şeyleri gözüme soktuğu için değil; esprili, akıcı ve akıllı
bir anlatım şekli olduğu için belki.. belki de yazılarının sonunda
hayalkırıklığına uğratmadığı için okumaya değer buluyorum özdil’in
yazılarını...hatta bir leman yazarı hissiyatıyla okuduğum bile
söylenebilir...buraya kadar her şey iyi, iyi olmasına da, yine de bir
şey rahatsız ediyor beni.....özdil’in , uzun yıllardır hayallerini
hayata geçirememiş romantik ve milliyetçi sosyaldemokrat azınlığın
neferi haline getirilmesi…bu işler tehlikelidir...bu işler programlı
yürütülen işlerdir....bu işler faşistliğin ve tutsaklığın gırtlağımıza
kadar yükseldiği zamanlarda ağzımıza bir pipet sıkıştırılması
işleridir...bu işler akşamüstü drinklerinden vazgeçemeyen romantik
sosyaldemokratların dilaltlarına bırakılan antidepresanlardır...hala iyi
bir şeylerin olduğunun, hala dürüst insanların sesinin çıktığının, hala
bizim gibi düşünen insanların varlığının kanıtıdır bu….böyle
kahramanlar bulmak zordur.... ahmet hakan gibi adamların kapasitelerinin
üzerinde bir zekaya, espri yeteneğine, yazarlık becerisine ve az da
olsa kültürel bir birikime sahip olunması gerekir kahraman bir yazar
olmak için….bu açıdan uzun zaman uğur mumcu ve çetin altan, arkasından
emin çölaşan ,arkasından bekir coşkun yazıları gündemde
tutulmuştur…çetin altan bu işin erbabıdır.ve bir köşe yazarından ne
beklenildiyse hakkıyla yerine getirmiştir.ama unutmayalım, bir köşe
yazarından beklenilenden sözediyorum….ki adam gibi yazılar yazdığı
dönemlerde türkiye’de elle ve yürekle tutulur ideolojiler vardır…akıllı
ve ağzı laf yapan bir adamsanız sadece gideceğiniz yönü belirlemeniz
yeterlidir…altan da bunu hakkıyla yapmıştır.sonradan kafayı yemesinin
sebebi de budur....o bireylerden ziyade, siyasete hizmet etmiştir...işte
bahsettiğim tehlike budur...emin çölaşan farklı bir kahraman olarak
hayatlarımıza oturtulmuştur.hitap ettiği profil maalesef medyayı
hayalkırıklığına uğratmıştır…halkın sesi, halkın adamı,
adaletsizliğin,yolsuzluğun neferi…birilerinin içi o yazıları okudukça
rahatlamıştır gerçi, ama başbakanımızın benim oyumu almadıkça içinin
rahat etmemesi gibi bi durumdur bu ve medyaya yetmemiştir...çünkü ben
emin çölaşan okumuyorumdur…yine de o profile başarıyla hizmet etmiş, o
kadar da tutsak olmadığımızın uzun yıllar kanıtı olmuştur bu
yazılar…yüreklere su serpmiştir…ve unutulmamalıdır ki, o dönem
antidepresanlar çok revaçta değildir….bekir coşkun , medyanın atını
yanlış oynadığı nadir durumlardan biridir...çünkü bekir coşkun fazla
romantik, fazla duygusal, bu yüzden de pek ele avuca sığmayan bir
adamdır….dolayısı ile sadece doğruları yüksek sesle söyleyen bir
hayvansever olarak kitlesini genişletememiştir….bu yüzden alaşağı
edilmesi çok da sürpriz olmamıştır….artı, bekir coşkun araştırmacı
yönüyle salya ve kan akıtan , toplumları irite eden, irite edilenlerin
muhaliflerince kucaklanan bir mücahit olmayı becer edememiştir…dolayısı
ile soft bir medya kahramanı olarak gönlümüzün prensidir.…gelelim
mumcu’ya...işte burda durup, düşünmek lazım…yazarları çalıştırır,
yönetir, yönlendirir, kahramanlaştırır, sürüngenleştirebilirsiniz…medya
bu işin kaşarıdır, erbabıdır.mumcu bu profilin dışında kalabilmiş yegane
kahraman yazardır! türk medyasının tarihteki en büyük talihsizliği
olan bu adam, aklı ve vicdanı olan her türk bireyi için gerçek bir
kahraman olmuştur. sanırım onu baş yazar yapmak, haftalık tv.
programlarında maymunluk yaptırmak, görevden almak, susturmak mümkün
olamadığından mumcu farklı bir şekilde görevden
uzaklaştırılmıştır...bazı insanların hayatları
çalınabilir;olsundur...para ve güç için mübahtır.
özdil’e gelince; “Altan” zekasına, “Çölaşan” ağzına,”Mumcu” dürüstlüğüne , Coşkun romantizmine sahip olan bu yazar, yıllardır aranan boşluğu doldurmuştur...dürüsttür…agresiftir…esprilidir…zekidir...sempatiktir…bizden biridir…araştırmacı yanı gelişmiştir çünkü ekibi hayli iyi iş çıkarmaktadır. açıkça söylüyorum; ben dahi keyifle okuyorum yazdıklarını.okuyorum ama sormaktan da kendimi alamıyorum: neden her daim geniş kitlelere ulaşabilen bir muhalif yazara ihtiyaç duyulmuştur?sisteme muhalif çok düzgün adamlar vardır medyada.ilhan selçuk mesela…hayır; muhalif ve dürüst olmak yetmez; bir kahramana ihtiyaç vardır…bir zaman aynı duygular tuncay özkan’a da yönlendirilmeye çalışılmıştır...sözlerinden hem kan, hem bal damlayan, okurlarının gözlerini yaşartacak, okurlarını allah allah nidalarıyla meydanlara salacak bir kalemin gücünden söz ediyorum.köşesinde ömrü boyunca sadece doğruluğa hizmet etmiş, doğruları yazmış Balbay gibilerinden değil! bu kahraman kendiliğinden çıkarılmamıştır diyorum.bu kahraman patronların istediğidir, okurların değil.hala ne kadar huzur içinde yaşadığımızın, aha da ne kadar özgür bir ülke olduğumuzun, kalbimizin nelere atacağının çaktırmadan yönledirilmesinin, bizim yerimize birilerinin hala hak hukuk mücadelesi verdiğinin, aslında öyle bir bok olmadığına uyanmak üzere olduğumuzda memleketimden bir insan manzarasının ya da acıklı bir insanlık hikayesinin yine dil altına yerleştirilen bir antidepresan olduğunun; günün birinde infilak etme ihtimali yüksek bir öfkenin kontrol altında nasıl tutulduğunun, ya da sokaklara –meydanlara insanları tek bir yazıyla doldurabilecek gücün birilerinin elinde nasıl tutlduğunun kanıtıdır bu.
özdil’i keyifle okuyunuz…ancak onun şu an yazdıklarını bunca yıl içselleştiremediyseniz ve hala coşkuyla alkışlıyorsanız, yukarıda yazdıklarımı düşünün derim.çünkü DOĞRU, başkalarının ağzından çıktığı an doğru haline geliyorsa, alkışladığınız aynı doğru yüzünden, birileri bir yerlerde haksızca mahpus tutuluyor demektir.
özdil’e gelince; “Altan” zekasına, “Çölaşan” ağzına,”Mumcu” dürüstlüğüne , Coşkun romantizmine sahip olan bu yazar, yıllardır aranan boşluğu doldurmuştur...dürüsttür…agresiftir…esprilidir…zekidir...sempatiktir…bizden biridir…araştırmacı yanı gelişmiştir çünkü ekibi hayli iyi iş çıkarmaktadır. açıkça söylüyorum; ben dahi keyifle okuyorum yazdıklarını.okuyorum ama sormaktan da kendimi alamıyorum: neden her daim geniş kitlelere ulaşabilen bir muhalif yazara ihtiyaç duyulmuştur?sisteme muhalif çok düzgün adamlar vardır medyada.ilhan selçuk mesela…hayır; muhalif ve dürüst olmak yetmez; bir kahramana ihtiyaç vardır…bir zaman aynı duygular tuncay özkan’a da yönlendirilmeye çalışılmıştır...sözlerinden hem kan, hem bal damlayan, okurlarının gözlerini yaşartacak, okurlarını allah allah nidalarıyla meydanlara salacak bir kalemin gücünden söz ediyorum.köşesinde ömrü boyunca sadece doğruluğa hizmet etmiş, doğruları yazmış Balbay gibilerinden değil! bu kahraman kendiliğinden çıkarılmamıştır diyorum.bu kahraman patronların istediğidir, okurların değil.hala ne kadar huzur içinde yaşadığımızın, aha da ne kadar özgür bir ülke olduğumuzun, kalbimizin nelere atacağının çaktırmadan yönledirilmesinin, bizim yerimize birilerinin hala hak hukuk mücadelesi verdiğinin, aslında öyle bir bok olmadığına uyanmak üzere olduğumuzda memleketimden bir insan manzarasının ya da acıklı bir insanlık hikayesinin yine dil altına yerleştirilen bir antidepresan olduğunun; günün birinde infilak etme ihtimali yüksek bir öfkenin kontrol altında nasıl tutulduğunun, ya da sokaklara –meydanlara insanları tek bir yazıyla doldurabilecek gücün birilerinin elinde nasıl tutlduğunun kanıtıdır bu.
özdil’i keyifle okuyunuz…ancak onun şu an yazdıklarını bunca yıl içselleştiremediyseniz ve hala coşkuyla alkışlıyorsanız, yukarıda yazdıklarımı düşünün derim.çünkü DOĞRU, başkalarının ağzından çıktığı an doğru haline geliyorsa, alkışladığınız aynı doğru yüzünden, birileri bir yerlerde haksızca mahpus tutuluyor demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder