Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Ekim 2014 Çarşamba

yılmaz özdil üzerine alternatif düşünceler/ 2011

yazılarını takip ettiğim tek köşe yazarıdır özdil…bilmediğim bir şeyleri yazdığı, görmediğim şeyleri gözüme soktuğu için değil; esprili, akıcı ve akıllı bir anlatım şekli olduğu için belki.. belki de yazılarının sonunda hayalkırıklığına uğratmadığı için okumaya değer buluyorum  özdil’in yazılarını...hatta bir leman yazarı hissiyatıyla okuduğum bile söylenebilir...buraya kadar her şey iyi, iyi olmasına da, yine de bir şey rahatsız ediyor beni.....özdil’in , uzun yıllardır hayallerini hayata geçirememiş romantik ve milliyetçi sosyaldemokrat azınlığın neferi haline getirilmesi…bu işler tehlikelidir...bu işler programlı yürütülen işlerdir....bu işler faşistliğin ve tutsaklığın gırtlağımıza kadar yükseldiği zamanlarda ağzımıza bir pipet sıkıştırılması işleridir...bu işler akşamüstü drinklerinden vazgeçemeyen romantik sosyaldemokratların dilaltlarına bırakılan antidepresanlardır...hala iyi bir şeylerin olduğunun, hala dürüst insanların sesinin çıktığının, hala bizim gibi düşünen insanların varlığının  kanıtıdır bu….böyle kahramanlar bulmak zordur.... ahmet hakan gibi adamların kapasitelerinin üzerinde bir zekaya, espri yeteneğine, yazarlık becerisine ve az da olsa kültürel bir  birikime sahip olunması gerekir  kahraman bir yazar olmak için….bu açıdan uzun zaman uğur mumcu ve çetin altan, arkasından emin çölaşan ,arkasından bekir coşkun yazıları gündemde tutulmuştur…çetin altan bu işin erbabıdır.ve bir köşe yazarından ne beklenildiyse hakkıyla yerine getirmiştir.ama unutmayalım, bir köşe yazarından beklenilenden sözediyorum….ki adam gibi yazılar yazdığı dönemlerde türkiye’de elle ve yürekle tutulur ideolojiler vardır…akıllı ve ağzı laf yapan bir adamsanız sadece gideceğiniz yönü belirlemeniz yeterlidir…altan da bunu hakkıyla yapmıştır.sonradan kafayı yemesinin sebebi de budur....o bireylerden ziyade, siyasete hizmet etmiştir...işte bahsettiğim tehlike budur...emin çölaşan farklı bir kahraman olarak hayatlarımıza oturtulmuştur.hitap ettiği profil maalesef medyayı hayalkırıklığına uğratmıştır…halkın sesi, halkın adamı, adaletsizliğin,yolsuzluğun neferi…birilerinin içi o yazıları okudukça rahatlamıştır gerçi, ama başbakanımızın benim oyumu almadıkça içinin rahat etmemesi gibi bi durumdur bu ve medyaya yetmemiştir...çünkü ben emin çölaşan okumuyorumdur…yine de o profile başarıyla hizmet etmiş, o kadar da tutsak olmadığımızın uzun yıllar kanıtı olmuştur bu yazılar…yüreklere su serpmiştir…ve unutulmamalıdır ki, o dönem antidepresanlar çok revaçta değildir….bekir coşkun , medyanın atını yanlış oynadığı nadir durumlardan biridir...çünkü bekir coşkun fazla romantik, fazla duygusal, bu yüzden de  pek ele avuca sığmayan bir adamdır….dolayısı ile sadece doğruları yüksek sesle söyleyen bir hayvansever olarak kitlesini genişletememiştir….bu yüzden alaşağı edilmesi çok da sürpriz olmamıştır….artı, bekir coşkun araştırmacı yönüyle salya ve kan akıtan , toplumları irite eden, irite edilenlerin muhaliflerince kucaklanan bir mücahit olmayı becer edememiştir…dolayısı ile soft bir medya kahramanı olarak gönlümüzün prensidir.…gelelim mumcu’ya...işte burda durup, düşünmek  lazım…yazarları çalıştırır, yönetir, yönlendirir, kahramanlaştırır, sürüngenleştirebilirsiniz…medya bu işin kaşarıdır, erbabıdır.mumcu bu profilin dışında kalabilmiş yegane kahraman yazardır!  türk medyasının tarihteki en büyük talihsizliği olan bu adam, aklı ve vicdanı olan her türk bireyi için gerçek bir  kahraman olmuştur. sanırım onu baş yazar yapmak, haftalık tv. programlarında maymunluk yaptırmak, görevden almak, susturmak mümkün olamadığından mumcu farklı bir şekilde görevden uzaklaştırılmıştır...bazı insanların hayatları çalınabilir;olsundur...para ve güç için mübahtır.
özdil’e gelince;  “Altan” zekasına, “Çölaşan” ağzına,”Mumcu” dürüstlüğüne , Coşkun romantizmine sahip olan bu yazar,  yıllardır aranan boşluğu doldurmuştur...dürüsttür…agresiftir…esprilidir…zekidir...sempatiktir…bizden biridir…araştırmacı yanı gelişmiştir çünkü ekibi  hayli iyi iş çıkarmaktadır. açıkça söylüyorum; ben dahi keyifle okuyorum yazdıklarını.okuyorum ama sormaktan da  kendimi alamıyorum: neden her daim geniş kitlelere ulaşabilen bir muhalif yazara ihtiyaç duyulmuştur?sisteme muhalif çok düzgün adamlar vardır medyada.ilhan selçuk mesela…hayır; muhalif ve dürüst olmak yetmez; bir kahramana ihtiyaç vardır…bir zaman aynı duygular tuncay özkan’a da yönlendirilmeye çalışılmıştır...sözlerinden hem kan, hem bal damlayan, okurlarının gözlerini yaşartacak, okurlarını allah allah nidalarıyla meydanlara salacak bir kalemin gücünden söz ediyorum.köşesinde ömrü boyunca sadece doğruluğa hizmet etmiş, doğruları yazmış Balbay gibilerinden değil! bu kahraman kendiliğinden çıkarılmamıştır diyorum.bu kahraman patronların istediğidir, okurların değil.hala ne kadar huzur içinde yaşadığımızın, aha da ne kadar özgür bir ülke olduğumuzun, kalbimizin nelere atacağının çaktırmadan yönledirilmesinin, bizim yerimize birilerinin hala hak hukuk mücadelesi verdiğinin, aslında öyle bir bok olmadığına uyanmak üzere olduğumuzda memleketimden bir insan manzarasının ya da acıklı bir insanlık hikayesinin yine dil altına yerleştirilen bir antidepresan olduğunun; günün birinde infilak etme ihtimali yüksek  bir öfkenin kontrol altında nasıl tutulduğunun, ya da sokaklara –meydanlara insanları tek bir yazıyla doldurabilecek gücün birilerinin elinde nasıl tutlduğunun kanıtıdır bu.
özdil’i keyifle okuyunuz…ancak onun şu an yazdıklarını bunca yıl içselleştiremediyseniz ve hala coşkuyla alkışlıyorsanız, yukarıda yazdıklarımı düşünün derim.çünkü DOĞRU, başkalarının ağzından çıktığı an doğru haline geliyorsa, alkışladığınız aynı doğru yüzünden, birileri bir yerlerde haksızca mahpus tutuluyor demektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder