Dostluğu tanımlayın desem,
zor zamanlarınızda yanınızda olan ve kendi tarifinizce taçlandırılmış
başarılarınız için sizi destekleyen insanlardan bahsedersiniz.Çünkü
aklınızdan huzurlu bir parantezin içine tıkıştırabileceğiniz isimler
geçer.Düşmanınızı tanımlayın desem, tereddütsüz yine aynı paranteze
dönersiniz.Ki büyük hayalkırıklıkları da yine aynı isimler üzerinde
döner.Oysa dost diye tanımladığınız kişiden beklentiniz, kendinizden
beklenilenlerle sınırlı olmalıdır.Bindiğiniz dönmedolap, sizin
seçkilerinizle ağırlaşıp döndükçe, allegro çığlıklardan mideniz
bulanır.Ki Hayat bu eğlenceyi kaldıracak güce sahip değildir. Dost,
sizi onaylayan değil, sizi yerlebir ede-bilen - kötü gününüzü değil,
iyi gününüzü paylaşabilen kişidir.Ki siz bu insanlardan rahatsızlık
duyar, bu insanları hırpalarsınız….Sizi terk etmeleri için uğraşır,
üstelik bunu kendinizden bile gizleyerek yaparsınız….Yaşasın allegro
çığlıklar!Sonrası ilginçtir sizden arta kalanın.Yalnızlığın gölgesinde
soluklandığınız anlarla doludur artık günleriniz .O anları da, yalnız
kalmamak adına zaman geçirdiğiniz ve size hep daha yalnız hissettiren
insanların anları ile doldurursunuz.Onlar, kendi yalanlarına inanma
gayretlerinden, sizin bile inanmadığınız kendi yalanlarınıza susakalmış -
yaşadığımı görüyor musunuz- sorusunun tanıklarıdır oysa....
Gerçek dost severken, terk edecek cesarete sahip olandır!
Ve onların sesi ,sizin dönmedolabınızın çıkardığı tantanadan gür çıkar!
Gerçek dost severken, terk edecek cesarete sahip olandır!
Ve onların sesi ,sizin dönmedolabınızın çıkardığı tantanadan gür çıkar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder