29 Ekim 2014 Çarşamba

dostluk

Dostluğu tanımlayın desem, zor zamanlarınızda yanınızda olan ve kendi tarifinizce taçlandırılmış başarılarınız için sizi destekleyen insanlardan bahsedersiniz.Çünkü aklınızdan huzurlu bir parantezin içine tıkıştırabileceğiniz isimler geçer.Düşmanınızı tanımlayın desem, tereddütsüz yine aynı paranteze dönersiniz.Ki büyük hayalkırıklıkları da yine aynı isimler üzerinde döner.Oysa dost diye tanımladığınız kişiden beklentiniz, kendinizden beklenilenlerle sınırlı olmalıdır.Bindiğiniz dönmedolap, sizin seçkilerinizle ağırlaşıp döndükçe, allegro çığlıklardan mideniz bulanır.Ki Hayat bu eğlenceyi kaldıracak güce sahip değildir. Dost, sizi onaylayan değil, sizi yerlebir ede-bilen - kötü gününüzü değil, iyi gününüzü paylaşabilen kişidir.Ki siz bu insanlardan rahatsızlık duyar, bu insanları hırpalarsınız….Sizi terk etmeleri için uğraşır, üstelik bunu kendinizden bile gizleyerek yaparsınız….Yaşasın allegro çığlıklar!Sonrası ilginçtir sizden arta kalanın.Yalnızlığın gölgesinde soluklandığınız anlarla doludur artık günleriniz .O anları da, yalnız kalmamak adına zaman geçirdiğiniz ve size hep daha yalnız hissettiren insanların anları ile doldurursunuz.Onlar, kendi yalanlarına inanma gayretlerinden, sizin bile inanmadığınız kendi yalanlarınıza susakalmış - yaşadığımı görüyor musunuz- sorusunun tanıklarıdır oysa....
Gerçek dost severken, terk edecek cesarete sahip olandır!
Ve onların sesi ,sizin dönmedolabınızın çıkardığı tantanadan gür çıkar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder