1 Kasım 2014 Cumartesi

uyuşturucu üzerine...

İnsanın doğasında şiddet yoktur. Bu sebeple bu kadar aciz doğarız. Yine aynı doğa hayatta kalmamız için bize,  muhakeme etme  yetisi vermiştir. İçine kıstırıldığımız ve “insan böyle olmalıdır ve şöyle yaşanmalıdır” diye tanımlandığımız sistem bize ne yapıyorsa, düşünün ki marihuanayı bu durumu sıfırlamak için kullanırız. Ve eğer bir sistemden söz ediyorsak o sistemin muhakkak  kazananları ve kaybedenleri vardır. Ve yine kazananların olduğu bir dünyanın varlığı demek, kaybedenlerin nefeslerinin, lokmalarının, düşüncelerinin, yaratıcılıklarının, tercihlerinin çalındığı bir dünya demektir. Bu sebeple alkol, kumar, fuhuş sistem eliyle legalize edilmesine karşın marihuana yasadışıdır. Afyon tarih boyu tüm yaratıcı insanların olmazsa olmazı olmuştur. Zamanı yavaşlatır. Ve zaman yavaşladığında görürsün ki zaman diye bir şey yoktur ve sen boşa telaş etmektesindir. Zaman dediğin anlardan oluşmuştur ve sen öncesiyle sonrasını çekiştirmekten şimdiyi göremiyorsundur. Marihuana şimdinin aralığını açar. Gereksiz şeylerle yüklü beynimiz  vücudunu dinleyip doğasına döner ve tek tek kavramları, durumları muhakeme etmeye başlar. Tıpkı film karelerinin aralarına sıkıştırılmış gizli reklamlar gibi. Onları görmeni sağlar marihuana, bu yüzden mutlu, sakin, neşeli, hafiflemiş hisseder insan. Bakarsın ki, yetişeceğin hiç  bir şey yoktur, koşacağın bir yer, geciktiğin bir amaç, yapman gerekenler  yoktur ve  bunları yapamadığın için tekmelendiğin, sevilmediğin gerçekliği  yokoğlu yoktur. Yaşam dediğimiz şey  dilimize bulaşmadan önce  güzel bir şeydi sanırım.  Ve doğduğumuz andan itibaren maruz kaldığımız duygusal , ya da hem duygusal  hem fiziksel şiddet,  bizleri plastik poşetlerin içinde sağlıklı ve güvenli bir yaşama itti. Birilerinin spermleri birilerinin rahimlerine konuyordu ve bizler doğuyorduk, anlıyor musun? Beynimiz yıkanıyordu, öncelikle ebeveynlerimizin eliyle, diliyle. Ve buna uyanan en azından bundan şüphelenen sen, en kıymetlim dediğin çocuğuna aynı katli caiz görüyorsun. Marihuana içmek en aptal insanı dahi varlığının ağırlığından kurtarır. Düz ve sade olana -en az bir kez- dokunuverir  insan. Yaratıcılığına hayretle bakar. Kendini güvende hisseder çünkü sevilmek diye bir kavram omuzlarından inmiş ve diğer tarafta, plastik poşetteki yaşama asılı kalmıştır. Ne olduğunu hatırlar insan, ne olmadığını değil. Bir ineği kesmesi gerekmediğini hatırlar, bir kap pirinçle doyabildiğini... İkinci çift ayakkabı ütopyadır, bunu hatırlar, ayakkabısız  yürüyebildiğini... Bir kez uyandın mı, bir kez dokundun mu gerçeğe  kazananlar kaybetmeye başlar. Bu yüzden o sade insanlara, o şiddetten uzak olan insanlara marihuana kullanmayı yasak eder  sistem. Onlara mutsuzluklarına çare olsun diye marihuana’dan daha zararlı olan antidepresanları dayarlar. Çünkü bir takım adamlar daha fazla kokain çekmelidirler, daha fazla fuhuş yapmalı, daha çok yaşamalıdırlar. Daha fazla kokain çekmek  ve düzüşmek için daha çok kazanmalıdırlar. Çünkü onlar hatırlamak istemeyenlerdir. Onlar ölümü öteleyenlerdir. Onlar aşka dokunmamış olanlardır. Ve biz pis fakirler mutlu aşk çocukları yapmamalıyızdır, anlıyor musun?  Biz ancak evlilik içinde olması gereken çocuğu, olması gerekmeyen bir sevişme sonucunda yapmalıyızdır. Mutlu insan tehlikedir. Mutlu insanların mutlu çocukları daha tehlikelidir. Çünkü , kendine buyrulan hiç bir şeyi yapmayan adamın sadece kafası işler. Sistem  insanların acı çekmesi üzerine kurulmuştur. Din bu işe yarar, ülke bu işe yarar, siyaset bu işe yarar, kimlik bu işe yarar, statü bu işe yarar. Bunu kavrayan adam artık doğmuşluğuna, acı çekiyorluğuna  bir çare bulmalıdır. İşte orda devreye sanat ve felsefe girer. Sistemin panzehiridir bu iki kavram, kazananların baş düşmanıdır. Parasız, insansız,  tek başına, her koşulda, nefes alınan her yerde yaşamını sürdüren bu  iki sonsuz  kavram... Belki kazananların bu iki kavramdan söz ediyor olmasına bu yüzden gıcığımdır, bilmiyorum.

Neden bazı insanlar farkındalıklarına rağmen uyuşturucu kullanmazın yanıtına gelirsek... Çünkü bu insanlar, kullanan insanların rahatlamak ve kendini hatırlamak  sürecini,  yaşamı hissetmek adına  bir prensip haline getirmişlerdir. Olduğu gibilik için çok ama çok çalışmışlardır. Unutmak ve hatırlamak için çok çalışmışlardır. Bu yüzden benim gibi insanların alkole de yakınlığı yoktur. İç derler, içerim. Çünkü benim biçimlendirmem gereken bir çocuğum yoktur. Benim evcilleştirmem gereken kedilerim, köpeklerim yoktur. Benim bahçemde biten her ot yaşar ve onun japongülünden farkı yoktur. Çirkinliğin ne olduğunu çok anlayamıyorumdur. Bir şeyin hoş olmadığını mideme giren kramplardan anlıyorumdur. Paranoyaklık ya da kıskançlık yapmam gerektiğini anlamıyorumdur. Sahip olduğum bir şeyleri çoğaltmam ve korumam gerektiğini anlamıyorumdur. Ama bunları anlayan biri, çocuğunu şekillendirmek, kedisini eğitmek, bahçesini güzelleştirmek, başarılı olmakla ilgili endişe taşıyordur.  Bir çocuğun varlığı çok ama çok önemlidir.insan yüreğinden prangalıdır bir kere hayata. Ona bir şey öğretmek mi? Bırak çocuk düşsün, bırak kalksın. Bırak bir kediyi okşasın, bir köpek tarafından ısırılsın. Bırak toprağa sarılsın,sonunda  gideceği yeri sevmeyi öğrensin. Sana benzemesin. Korkusuz insanlar iyi insanlardır, özgecidirler, doğaya uyumlu yaşarlar. Çocuğunun marihuana kullanmasını ancak böyle engelleyebilirsin. Neden diye soracak olursan; çünkü bizim gibi adamların kafası doğuştan iyidir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder