İnsanlık (insan değil) üzerinden tanımlanabilen tüm sorunlar,
ahlak ve hukukun birbirleriyle olan uyumsuzluğundan kaynaklanır. Her ne kadar
hukuk ahlak’ın bekçiliğini yapıyor gibi görünse de, hukuk insanların bir arada
yaşaması için diretilen sistem bütününü ayakta tutmak için vardır, tüm dünya
ahlaklı olsun diye değil.
Komünizme
gönülden bağlı insanların Stalin ve Mao’yu yasadışılıkla suçladıklarına pek
rastlayamazsınız. Eğer o dönemde yaşıyor olsaydınız ve bu yasalara aykırı
deseydiniz kelleniz giderdi. Bu gün söylüyor iseniz o kadar da komünist
değilsiniz demektir. Oysa Stalin ve Mao
ahlaka aykırıkla suçlanmalıdırlar. Bu da
demektir ki, hukuk, ahlaklı insanların eline nadiren geçmektedir. Yine, dönemi
içinde Adolf yasadışı bir şey yapmamıştır. Ancak olanlar ahlaka son derece aykırıdır ve bu gün
bu ahlaksızlığı yasallaştıran adamların torunları tarafından bile kınanıp yasadışılıkla
damgalanmıştır. Demek ki hukuk oynaktır. Kürtajın yasal olmadığı zamanlarla
yasal olduğu zamanlar arasında ahlaki olarak en ufak bir oynama olmamamıştır.
1800 lerde kürtaja karşı çıkan hem ahlak hem hukuk, bu gün hukuksal olarak
önünde bir engel olmadığı halde halen ahlaki anlamda bu sebeple
tartışılmaktadır. Deniz Gezmiş’i asan hukuktur. Deniz Gezmiş için günümüzde
hala yas tutan ise ahlak. Marihuana kullanan insan yasaya aykırı bir şey
yapıyordur ama bu yaptığı şey ahlaka aykırı değildir. Fuhuş ahlaka aykırı olarak tanımlanıp
toplumun geniş kesiminden şiddet içeren bir tepki görse de, çoğunlukla devlet
eliyle legalize edilir . Keza kumar da öyledir. Kumarbazlık ahlaksızlıktır ama
kumar oynatan bir devlete oy vermek yasalara son derece uygun davranmaktır. İş
yerinizde kendi çıkarları doğrultusunda hareket edip, adil davranmayan bir
idareci hukuka aykırı bir şey yapmıyordur. Ancak yaptıkları ahlaka ters
düşmektedir. Yalan söylemek hukuka uygundur, ahlaki açıdan uygunsuz bulunur. Yalan söyleyen
birinin hukuki bir meselede gerek sanık, gerek tanık, gerek hakim, gerek savcı
olarak ahlaklı olduğundan nasıl emin olabiliriz ki? Devletin başındaki insanlar
hukukun ahlakla olan bu uyumsuzluğunu pek güzel keşfetmişlerdir. Devlet tam da
bu sebepten vardır. Hukuk adı altında topluma şekil vermek, onu eğip bükmek,
insanların kriterleriyle, prensipleriyle oynamak ve sonra da özür dilemek için.
Hatta daha da ileri gideyim; birilerini yönetme arzusunda olan insanların hemen
hemen tümü, bu ahlaki boşluktan faydalalanan ve hukuka uygun davranan
insanlardır. Bu ikiyüzlülük sadece yasalar önünde değil toplum içinde de onay
görür. Küfreden biri ahlaksızdır, kibar insanlar ahlaklı...
Gerçekte ise başımıza
ne gelirse bu kibar insanlardan gelir. Dediğim üzre bu insanlar içinde
bulundukları dönemin yasalarına, hukukuna uyarak, ahlaki her türlü zaafa çanak tutanlardır. Gerçekte insanı şiddetle rahatsız eden şey, adaletsizlikten ziyade ahlaka aykırılıktır.
Çünkü adalet, içinde bulunulan durum, zaman, şartlara göre oynaklık gösterir. Bu
gücü de hukuktan alır. Çağlara, insanlara, soylara, coğrafyalara, durumlara göre oynaklık
göstermeyen şey hukuka uygunluk değil, ahlaktır. Adaleti
hukuktan ziyade ahlakta aramak, bu
gün yaşadıklarımızı, geçmişte olanları ve gelecekte olanları analiz etmek adına
yararlı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder