29 Ekim 2014 Çarşamba

pfff!

Diyelim ki bi adam her gittiği yerde hizmet kalitesine aldırış etmeden yüzde on bahşiş bırakmayı prensip edinmiş. Böylece bir denge oluşturduğunu düşünüyor. Oluşturduğunu düşündüğü denge şu: hizmet verenin yaptığı işe yönelik takındığı tavır, ailesinden edindikleri/yaşam koşulları/ ruh haline göre değişkenlik gösterebilir. Bu sebeple bir gün kötü hizmet veren bir garson ertesi gün işini iyi yapabilir. Ya da her daim kötü hizmet veren bir garson gerçekte yaptığı işi sevmiyordur ve bu zorunluluğun müşteriye olumsuz yansıması hoş görülmelidir... Bu ve buna benzer sebepleri göz önüne alan adamımız iyi ya da kötü hizmet aldığı her görevliye yüzde on bahşiş bırakır. Yine aynı adam, yukardaki denge gereği o gün çok iyi hizmet aldığı kişiye asla yüzde onbir bahşiş bırakmaz. Yarın kötü hizmet verebilirliğini bildiğinden ve o gün için hizmet vereni cezalandırmak istemediğinden. Kendince adil olmak adına bir paradigmadır bu. Aynı sebepten doksan tl hesap ödediğinde daima dokuz tl bahşiş bırakır ve gelen on tl lik para üstünü bozması için garsonla geri gönderir. İçinden bir tl yi alıp dokuz tl bahşiş bırakır ve teşekkür ederek çıkar...Bu adam, tüm garsonlar tarafından daima aşağılanır. Bu hikayeyi okuyanlar hikayeye ya da hikayenin kahramanına sempati duyarlar. Çünkü garson değillerdir. Hah, bu yazdığım şey, peşinden sürüklendiğimiz ahlaktır işte. O yüzden dürüst ve samimi bulduğumuz insanlarla bize bulaşmadıkları sürece pek iyi geçiniriz, onlara pek hayranızdır. Ta ki o kişi bir tl'yi isteyene dek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder