diyelim size bir kum tanesi veriyorum. diyorum ki "bunu kaybetme!" .
sonra siz avuçlarınız sımsıkı, sorumluluğunun farkında bireyler olarak
kumsalda gezinmeye başlıyorsunuz. kum tanelerine bakıyorsunuz. avucunuzu
açıp elinizdeki kum tanesinin diğer kum tanelerinden farkını anlamaya
çalışıyorsunuz. bulamıyorsunuz. sonra bu duruma öyle bir dalıyorsunuz ki
avucunuzda bir çok kum tanesi ile uyanıyorsunuz. hangisi sizin
kum tanenizdi'nin paniği başlıyor... tüm kumsalı altüst ediyorsunuz.
sonunda yorulunca, milyar üstü milyar kumtanesi içinden birini seçip
içinizi rahatlatıyorsunuz... sonra avucunuzda o yeni kum tanesi ile
diğer kum tanelerinin her birine şüphe ile bakarak kayboluyorsunuz...
bakın; neredeyse yaşamınızın tüm denklemi bundan ibarettir. edinmek,
şartlanmak, bulmak, kaybetmek, telafi etmek... bu arada şu soru hiç
aklınıza gelmiyor? neden bu kum tanesini saklamak zorundayım? bu soruyu
sormuş olsanız size şöyle cevap verirdim:
değilsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder