Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Kasım 2014 Cumartesi

ahlak ve hukuk üzerine...



İnsanlık (insan değil) üzerinden tanımlanabilen tüm sorunlar, ahlak ve hukukun birbirleriyle olan uyumsuzluğundan kaynaklanır. Her ne kadar hukuk ahlak’ın bekçiliğini yapıyor gibi görünse de, hukuk insanların bir arada yaşaması için diretilen sistem bütününü ayakta tutmak için vardır, tüm dünya ahlaklı olsun diye değil. 
Komünizme gönülden bağlı insanların Stalin ve Mao’yu yasadışılıkla suçladıklarına pek rastlayamazsınız. Eğer o dönemde yaşıyor olsaydınız ve bu yasalara aykırı deseydiniz kelleniz giderdi. Bu gün söylüyor iseniz o kadar da komünist değilsiniz demektir.  Oysa Stalin ve Mao ahlaka aykırıkla  suçlanmalıdırlar. Bu da demektir ki, hukuk, ahlaklı insanların eline nadiren geçmektedir. Yine, dönemi içinde Adolf yasadışı bir şey yapmamıştır. Ancak  olanlar ahlaka son derece aykırıdır ve bu gün bu ahlaksızlığı yasallaştıran adamların torunları  tarafından bile kınanıp yasadışılıkla damgalanmıştır. Demek ki hukuk oynaktır. Kürtajın yasal olmadığı zamanlarla yasal olduğu zamanlar arasında ahlaki olarak en ufak bir oynama olmamamıştır. 1800 lerde kürtaja karşı çıkan hem ahlak hem hukuk, bu gün hukuksal olarak önünde bir engel olmadığı halde halen ahlaki anlamda bu sebeple tartışılmaktadır. Deniz Gezmiş’i asan hukuktur. Deniz Gezmiş için günümüzde hala yas tutan ise ahlak. Marihuana kullanan insan yasaya aykırı bir şey yapıyordur ama bu yaptığı şey ahlaka aykırı değildir.  Fuhuş ahlaka aykırı olarak tanımlanıp toplumun geniş kesiminden şiddet içeren bir tepki görse de, çoğunlukla devlet eliyle legalize edilir . Keza kumar da öyledir. Kumarbazlık ahlaksızlıktır ama kumar oynatan bir devlete oy vermek yasalara son derece uygun davranmaktır. İş yerinizde kendi çıkarları doğrultusunda hareket edip, adil davranmayan bir idareci hukuka aykırı bir şey yapmıyordur. Ancak yaptıkları ahlaka ters düşmektedir. Yalan söylemek hukuka uygundur,  ahlaki açıdan uygunsuz bulunur. Yalan söyleyen birinin hukuki bir meselede gerek sanık, gerek tanık, gerek hakim, gerek savcı olarak ahlaklı olduğundan nasıl emin olabiliriz ki? Devletin başındaki insanlar hukukun ahlakla olan bu uyumsuzluğunu pek güzel keşfetmişlerdir. Devlet tam da bu sebepten vardır. Hukuk adı altında topluma şekil vermek, onu eğip bükmek, insanların kriterleriyle, prensipleriyle oynamak ve sonra da özür dilemek için. Hatta daha da ileri gideyim; birilerini yönetme arzusunda olan insanların hemen hemen tümü, bu ahlaki boşluktan faydalalanan ve hukuka uygun davranan insanlardır. Bu ikiyüzlülük sadece yasalar önünde değil toplum içinde de onay görür. Küfreden biri ahlaksızdır, kibar insanlar ahlaklı...
 Gerçekte ise başımıza ne gelirse bu kibar insanlardan gelir. Dediğim üzre bu insanlar içinde bulundukları dönemin yasalarına, hukukuna uyarak, ahlaki her türlü  zaafa çanak tutanlardır. Gerçekte  insanı şiddetle rahatsız eden şey,  adaletsizlikten ziyade ahlaka aykırılıktır. Çünkü adalet, içinde bulunulan durum, zaman, şartlara göre oynaklık gösterir. Bu gücü de hukuktan alır. Çağlara, insanlara, soylara,  coğrafyalara, durumlara göre oynaklık göstermeyen şey hukuka uygunluk değil, ahlaktır.  Adaleti  hukuktan ziyade ahlakta aramak,  bu gün yaşadıklarımızı, geçmişte olanları ve gelecekte olanları analiz etmek adına yararlı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder