Her yıl bodrum dönüşü Milas yolunda bi abladan taze ayçekirdeği alırım,
çuvalla. Döndükten sonra o 15 gün evden çıkmadan çekirdek yiyip film
izlemek rutini pek keyiflidir. Ev ay çekirdeği tarlası gibi kokar hem.
Bu sene ilginç bi şey oldu. Tarlaya bıçakla iner, çekirdekleri kendimiz
toplarız. İlk kez tarlanın öteki ucuna gitmek zorunda kaldık. Pek tabii
bağlı bir köpek. Salyalarını saça saça havlıyor. Ablanın eşi geldi
yanıma. Dedim "dayı, bu çocuğu açıyo musunuz hiç?" , dedi yok. E ondan
havlıyo bu hayvan böyle, yazık diil mi dedim. Dedi ki köpek o yahu.
Dedim e allaha inanıyon di mi. Dedi he. Dedim ki o zaman günahın ne
olduğunu da biliyon. Dedi günah mı bu? Dedim günah. Git şu kovayı suyla
doldur da getir. Aldı kovayı doldurdu getirdi. Çocuk suyu içti, ben
yanaştım acık. Çocuk sustu, kulaklarını indirdi ve uzandı. Ben biraz
daha konuştum onla. Dayı dedi ki " okudun mu sen bu köpeğe?", dedim
yok. E nasıl sustu bu hayvan, herkese havlar bu. Dedim dayı havlamazsa
su vermiyceeni düşündüğünden havlıyo. Sen havladığı için hayvana su
vermiyosun. Hayvan daha da çok havlıyo. Arada geceleri çözsen, önünden
suyunu eksik etmesen bu köpek yine tarlanı korur ama sürekli havlamaz,
anladın mı dediğimi? Dedi anladım. Ne okudun çocuğa? Dedim sır...Köpek
sustu. Ben biraz daha ilerledim. Bi kadın bir leğenin önüne çökmüş
domates doğruyor. Dedim kolay gelsin. Ağzından uluma gibi bi şeyler
çıktı. Baktım bakışları da tuhaf. "Salça mı yapıyosun", bıçağı şöyle bi
salladı. Dedim herhalde git başımdan diyor. Uzaklaştım az. Buzağıya
bakıyorum güya ama bi gözüm kadının üzerinde. Kadın doğradığı
domateslerden birini ağzına götürüyor. Sonra onu leğenin içine tükürüp
başka bi domatesi ağzına alıyor. Ayakları tarladan sızan çamurun içinde,
çıplak. Leğenin içine giriyor sonra. Bir yandan da işiyor altına.
Pislikten katılaşmış şalvarından leğene akıyor çişi. Domatesleri
çiğniyor ayaklarıyla. Elindeki bıçağı sallaya sallaya bi şeyler
mırıldanıyor... Topluyoruz açyekirdeklerini. Ablaya soruyorum bu kız
kim, ilk kez görüyorum. Kızıymış. Küçükken kafasının üstüne düşürdüm onu
diyor. Biraz aklı kıt diye ekliyor gözleri dola dola. Diyorum sen mi
bakıyosun? Yemeğini bile ben yediriyorum diyor. 24 yaşında, ineklerle
yatıp kalkıyor. Aralıksız havlayan ve ömründe hiç koşmamış bir köpeğin
yanında. Salça yapıyor işeye işeye. Domateslerle konuşuyor. Diyorum bi
doktor görse, diyor gördü çocukken. Omuzlarım çöküyor. Ay çekirdeklerini
arabaya yüklerken arkamıza bir jip yanaşıyor. Araçtan bronz heykele
benzeyen bir abla iniyor. Muhtemel bizim ablayla aynı yaşlarda.
Ve
soruyor: Organik salçan var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder